Günümüzün en işlevsel ve popüler ticaret dinamiklerinden biri olan küresel e-ticaret, bir şirketin kendi bulunduğu ülke sınırlarını aşarak ürün ve hizmet satışı gerçekleştirmesidir. Bu ürün ve hizmetler çevrim içi ortamda yerel olmayan pazarlarda kendisine alıcı bulur.

Peki, “Uluslararası e-ticaretin avantajları nelerdir?” bir de buna bakalım.

  • Uluslararası ticaret dış pazarlarda daha hızlı ve kolay genişleme gösterir.
  • Ürünle pazar arasındaki uyum daha belirgindir.
  • B2B satış döngüleri daha kısadır.
  • Uluslararası varlık daha hızlı şekilde oluşturulur.

Dış pazar ve uluslararası ticaret denildiğinde ilk akla gelen ülkeler olan ABD ve Birleşik Krallık’ın tahtı sallanıyor ve Çin bu konuda zirveyi zorluyor denilebilir.

Küresel e-ticaret pazarının 2022 yılında toplam 5,7 ABD doları olacağı öngörülmüştü. Bu rakamın önümüzdeki senelerde daha da katlanarak büyüyeceğini öngörmek de hiç zor değil. Çevrim içi perakendeciler için son derece avantajlı ve kârlı bir seçenek olan e-ticaretin 2023 yılında 2 puanlık bir artış daha göstererek %20,8’e ulaşması bekleniyor.

Büyümenin 2025 yılına değin %23’ü göreceği tahmin ediliyor. Bu da 5 yılda 5,2’lik bir puan yükselişi anlamına geliyor.

En Etkili 6 Küresel E-Ticaret Trendi

Eğer küresel e-ticaret konusunda adımları olan bir girişimciyseniz size faydası olacak en iyi 6 küresel e-ticaret trendinden söz etmek istiyoruz. İşte konuyla ilgili etkili tüyolar…

1.  Küresel Enflasyon Baskısı

Enflasyon, sürekli ve ciddi bir artış kaydederek tüm dünyayı endişeli bir sürece yöneltti. Yoksulluk, sosyal eşitsizlik, işsizlik ve koronavirüs gibi olumsuzlukların yer aldığı listede enflasyonda ilk sıralarda yer almaya devam ediyor.

Tüm küresel markalar enflasyon baskısını ciddi şekilde hissediyor diyebiliriz. Sınır ötesi e-ticaret yapacak olan girişimcilerin global anlamda tüm dünya ülkelerinde var olan enflasyonun etkisini de dikkatli şekilde mercek altına alması gerekiyor.

Bu sebeple işletmelerin, nakdi açıdan avantajlı durumda olsalar bile büyümeyi kesintisiz ve sürdürebilir kılmak için e-ticaret çözümlerini içeren teknolojilere yatırım yapmayı önemsemeleri gerekiyor.

Olması gereken bir refleks daha var ki o da şu: E-ticaret için hedeflenen ülkelerin enflasyon oranlarını mercek altına almakta ve elde edilen veriler ışığında fiyatlandırma politikalarını optimize etmekte fayda var.

2. Akıllı Telefonla Alışveriş Oranı Yükseliyor

Covid-19’un dünya genelindeki e-ticareti büyüme yolunda tetiklediği bir gerçek. Bu süreçte fiziksel mağazaların kapanmasıyla internet üzerinden yapılan alışverişe olan gereksinim arttı ve pek çok kişi e-ticarete yöneldi. Yani pandemi sebebiyle çevrim içi alışveriş oranları çok hızlı bir seyirde ilerledi.

Çevrim içi ticaretin en sık gerçekleştirildiği platformlardan biri olan akıllı telefonlar ve tabletler M-ticaret yani mobil ticaretin en önemli vasıtaları diyebiliriz. Bu durum şunu gösteriyor ki M-ticaret önümüzdeki senelerde de popülerliğini sürdürecek. Markalı alışveriş uygulamaları, 5G kablosuz gibi teknolojik uygulamalar sayesinde pek çok insan cep telefonu vasıtasıyla alışveriş yapmaya devam edecek.

Dünya çapında cep telefonu ve tabletlerin etkin şekilde kullanılması sayesinde çevrim içi perakende altın çağını yaşıyor. ABD’de alışveriş yapan her 5 kişiden birinin bu mobil cihazları kullandığı biliniyor.

Sosyal platformlar üzerinden yapılan alışverişin de 2025 yılına kadar en az 3 katına çıkması bekleniyor.

Markaların 2022 itibariyle sosyal ticarete yatırım yapmasıyla pazardaki rekabet de kızışıyor. Facebook, TikTok, Instagram gibi mecralar kanalıyla yapılan sosyal ticaret içerikleri de bu anlamda ivme kazanıyor.

3. Pazarlamada Yeni Bir Soluk

Reklam ve pazarlama çok hızlı gelişen ve adeta nefes alan ya da yaşayan bir organizma. Bu organik oluşumda her sene heyecan verici gelişmeler yaşanıyor.

Sosyal ticaret dinamiği, önceleri sadece keyif için tasarlanan Facebook, Instagram, TikTok gibi mecraların e-ticarette de kullanılan ortamlara dönüşmesiyle ivme kazanmış durumda.

Bununla birlikte canlı alışveriş stratejisi de popüler hale gelmeye başladı diyebiliriz. Özellikle Çin’de son derece popüler hale gelen bu uygulama diğer ülkelere de sirayet etmeye başladı. Bunun için ciddi bütçeler ayrılıyor.

ABD’de çevrim içi alışveriş yapanların yaklaşık %20’si canlı ticarete katıldıklarını belirtirken, %34’lük bir kesim de canlı ticaret yapmadığını ama bundan haberdar olduğunu söylüyor.

Bir başka yükselen değer de bağlantılı TV reklamcılığı diyebiliriz. YouTube, Hulu, Roku gibi platformlarda varlık gösteren bu uygulama da yakın gelecekte popüler bir uygulama olarak karşımıza çıkmayı planlıyor.

4. Küresel Tedarik Zinciri

Covid-19 sebebiyle küresel tedarik zincirindeki aksama gözle görülür şekilde büyük oldu. Tedarik zincirinin temel özelliklerinden olan küreselleşme, düşük maliyetli tedarik ve minimum envanter gibi dinamikler, pandemi sürecinde sekteye uğradı.

Şirketler bu anlamda hızlı şekilde hareket ederek mevcut tedarik zincirlerinin durmasını önlemenin bir yolunu araştırmaya başladı. Dünyaca ünlü markalar tedarik zincirindeki bu aksamanın olumsuz getirilerini yaşadı. Uzmanların öngörüsüne göre bu sonuç 2023 başlarına kadar düzelme yoluna giremeyecekti. Fakat bu durumun başka avantajları da tetikleyeceği ve krizin avantaja dönüşeceği de bir gerçek.

5. Çin ve Asya Pasifik İpi Göğüslüyor

2023 yılının başlarına kadar Asya Pasifik’teki perakende e-ticaret satışlarının tek başına tüm dünya ile rakip olacağını tahmin etmek zor değil. Teknolojideki gelişmeler, hızlı kentleşme, Çin’deki hükümet ve özel sektör inisiyatifi gibi sebepler sayesinde gözler bu bölgelere çevrilmiş durumda. Çin’deki e-ticaret satışlarının 2022 itibariyle yaklaşık 2,8 trilyon ile ABD’deki pazardan iki kat daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.

6. Yerel Dilde İçerik Oluşturmanın Gücü

Bir tüketici için en önemli kriterlerden birisi alışveriş için girdiği e-ticaret sitesinde kendi yerel dili ya da İngilizce ile karşılanmak. Yapılan araştırmalara göre İngilizce konuşan müşterilerin neredeyse tamamına yakını İngilizceye çevrilmemiş bir siteden alışveriş yapmak istemediklerini belirtiyor.

Dolayısıyla sitenizin tüm yerel dillere olmasa bile en azından küresel dil olan İngilizceye uyumlu olması küresel satışlarınızın da artmasına olanak tanıyacaktır.

Yapılan anketlere göre tüketicilerin %65’i, alışveriş için girdiği sitede kendi dilindeki içeriği tercih ettiğini ve kendi dilinde olmayan sitelerden alışveriş yapmak istemediğini belirtiyor.